Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 37’nci Bakanlar Toplantısı’na video mesaj gönderdi.
Erdoğan, katılımcıları, İstanbul’da yeniden misafir etmekten büyük bahtiyarlık duyduğunu dile getirerek, toplantının ülkeler ve İslam alemi için hayırlara vesile olmasını diledi.
Geçen hafta göreve başlayan İİT Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha’yı tebrik ederek başarılar dileyen Erdoğan, “Genel sekreter olarak ilk resmi ziyaretini İSEDAK vesilesiyle Türkiye’ye yapmasından ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Kendisine her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz.” dedi.
Erdoğan, insanlığın Kovid-19 salgınının etkilerini hayatın her alanında çok derinden hissettiğine işaret ederek, “Örneğin, küresel ölçekte meydana gelen arz-talep dengesizlikleri emtia fiyatlarında yüksek artışlara yol açmıştır. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü Gıda Fiyatları Endeksi, ekim ayında yıllık yüzde 31,5 oranında artarak 2011 yılından bu yana en yüksek seviyesine çıkmıştır. Uluslararası Para Fonu (IMF) Emtia Genel Endeksi, keza ekim ayında yüzde 74, enerji fiyatları yüzde 176, enerji dışı emtia fiyatları ise yüzde 20,5 oranında artmıştır.” diye konuştu.
Küresel emtia fiyatlarında gözlenen bu olağan dışı seyrin, dünya genelinde enflasyon oranlarını da tetiklediğini belirten Erdoğan, doğal kaynakların israfının, gıda üretimi ve gıda güvenliğini tehlikeye attığının altını çizdi.
Erdoğan, böyle bir konjonktürde İslam İşbirliği Teşkilatının 8’inci Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınma Bakanlar Konferansı’na ev sahipliği yaptıklarını hatırlatarak, “Konferansta tarım sektörünün güçlendirilmesi, kırsal kalkınmanın teşviki, gıda israfının önlenmesi, su kaynaklarının etkin yönetimi ve İslam İşbirliği Teşkilatı Stratejik Tarımsal Ürünler Eylem Planı ile gıda güvenliği rezervi gibi önemli konuları ele aldık.” bilgisini paylaştı.
Geleceği tehdit eden yoksulluk, zorunlu göç, terör, iklim değişikliği gibi sorunlar karşısında da kalıcı çözümler üretmeleri gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Sahip olduğumuz iş birliği platformlarını bu doğrultuda en iyi şekilde değerlendirmeli, müşterek politika ve programlar geliştirmeliyiz. İSEDAK’ın gündemindeki en önemli ticaret projesi, Tercihli Ticaret Sistemi’dir. Haziran ayındaki Ticaret Müzakereleri Komitesi Toplantısı’nda sistemin uygulama tarihi olarak 1 Temmuz 2022 tarihi belirlendi. Henüz sisteme taraf olmayan devletlerin de sürece katılımıyla Teşkilat içi ticareti çok daha yüksek seviyelere taşıyacağımıza inanıyorum. Hedefimiz karşılıklı ticaretimizin, toplam ticaretimiz içindeki payını yüzde 25’lere çıkarmak olmalıdır.”
Uluslararası ticaret ve yatırım uyuşmazlıklarının çözümü için önerdikleri Tahkim Merkezinin de faaliyete geçmesini memnuniyetle karşıladığını söyleyen Erdoğan, “Güçlü bir sahiplenmeyle Tahkim Merkezinin, kısa sürede tercih edilen bir kuruma dönüşeceğine inanıyorum. Bir diğer önemli İSEDAK projesi olan 50 İslami Endeksi kapsamında alım satıma konu olacak ürün geliştirme çalışmaları da meyvelerini veriyor. Somut bir yatırım aracı olarak Ziraat Portföy tarafından ’50 İslami Endeksi Hisse Senedi Fonu’ oluşturulması bunun örneklerindendir.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, bu senenin Bakanlar Görüş Alışverişi Oturumu’nda “Mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin Kovid-19’a karşı desteklenmesinde İslami finansın rolü” konusunun ele alınacağını belirterek, şöyle devam etti:
“Çalışma grupları kapsamında, teknik konularda düzenlenen toplantılarda ise uzmanlarımızın bilgi paylaşımı, tecrübe aktarımı ve bilgiye dayalı politika geliştirilmesi faaliyetlerini sürdürmelerini çok önemsiyorum. Çalışma grupları tarafından geliştirilen somut politika tavsiyelerinin uygulanması da son derece önemlidir. İSEDAK Kudüs Programı ve İSEDAK Kovid Müdahale Programı ile üyelerimiz ile İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluşlarına mali anlamda sunduğumuz desteklerimizi daha da artırdık. Başlattığımız yeni programlarla özellikle İSEDAK kapsamında bu yıl 20 üye ülkenin 42 projesinin desteklenmesi kararlaştırıldı. İslam coğrafyasında gençlerimizin iyi yönetim alanında yetiştirilmesi ve onlara gerekli kabiliyetlerin kazandırılmasına ehemmiyet veriyorum.”
İslam ülkelerinin, sadece salgının yol açtığı sıkıntılarla değil, terörden yoksulluğa, iç çatışmalardan göçe kadar birçok zorlukla mücadele ettiğine dikkati çeken Erdoğan, “İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri olarak, bir taraftan ekonomik iş birliğimizi güçlendirirken, diğer taraftan da kardeş ülkelere gereken siyasi, insani, mali ve hukuki desteği vermemiz gerekiyor.” dedi.
Erdoğan, Afganistan’da kalıcı barış ve istikrarın tesisinin ortak temennileri olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
“40 yıldır çatışmayla, terörle, işgalle boğuşan Afganistan’ın yanında olmak, Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizdir. Kış şartlarıyla ciddi bir krizle karşı karşıya olan Afganistan’a yönelik insani yardımların sürdürülmesi bu dönemde önceliğimiz olmalıdır. İslam ülkeleri olarak bizlerin bu çabalarda ön safta yer alması gerektiğini düşünüyorum.
İslam İşbirliği Teşkilatının kuruluş gayesi olan Filistin davamızı sonuna kadar savunmakta kararlı olduğumuzu tekrar vurgulamak istiyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler olarak Filistin davasını zaafa uğratacak her türlü hareketten kaçınmalıyız. İsrail’in, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim, yıkım, zorla yerinden etme, müsadere, tahliye politikalarına dur demeliyiz. Filistin’in başkenti Kudüs-ü Şerif’in statüsünün ve kutsiyetinin korunması için var gücümüzle çalışmalıyız. Asıl olan iki devletli çözüm ve yerleşik uluslararası parametreler temelinde kalıcı barış ve istikrarın tesisidir.”
Son yıllarda İslam ve yabancı düşmanı ırkçı söylem ve eylemlerde kaygı verici artış yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Müslümanlar birçok ülkede, bilhassa Avrupa’da ırkçı, ayrımcı, İslam ve yabancı düşmanı eylemlere maruz kalıyor. Müslüman toplumunun temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan sözüm ona tedbirler kaygı vericidir. Türkiye, bu sorunlarla mücadelede uluslararası platformların daha etkin kullanılması, uluslararası mekanizmaların güçlendirilmesi ve müşterek somut adımlar atılması için her türlü çabayı göstermektedir. Teşkilat olarak bu alanda da birlik içerisinde hareket etmeli ve iş birliğimizi artırmalıyız.”
Erdoğan, Rohingya Müslümanlarının karşı karşıya bulunduğu insani krizin derinleşerek sürdüğüne de işaret ederek, şöyle devam etti:
“Rohingyaların Myanmar’a güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde geri dönüşleri gerçekleşmeden Arakan’da çözüm ve barışa ulaşılması mümkün değildir. Mevcut siyasi krizin, çözüme giden süreci sekteye uğratmamasını ümit ediyoruz. Uluslararası toplum, Suriye’de yaşanan mezalimi de durdurabilmiş değildir. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak, ülkeye güvenli şekilde geri dönüşleri sağlayacak kalıcı çözümün bulunması zaruridir. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli güvenliğimize tehdit teşkil eden DEAŞ ve PKK/YPG gibi terör örgütleri ile mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’da meşruiyetin yanında durarak verdikleri destek sayesinde sahada dengenin sağlandığını, siyasi sürecin ilerletilmesinin mümkün olduğunu ve tüm ülkeyi temsil eden Milli Birlik Hükümeti’nin kurulduğunu vurguladı.
Libyalıların kalıcı istikrar, barış ve refahın tesisi yönündeki çabalarına güçlü desteklerinin devam edeceğinin altını çizen Erdoğan, “Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkların durumunu da büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz. Teşkilatımızın da kuruluş amaçları doğrultusunda, bu konuda hassasiyet göstermesi yönündeki beklentimizin bu vesileyle altını tekrar çiziyorum.” diye konuştu.
Erdoğan, 37’nci İSEDAK toplantısında yapılacak istişareler ve alınacak kararların hayırlara vesile olmasını diled