Adalar tartışması bitmeden yenisi başladı: ‘Kokoreç’ savaşı

Yunan haber siteleri, Türk medyasındaki Kokoreç ile ilgili haberleri “Şimdi de kokoretsi için kavga edeceğiz”, “Türkler, adalardan sonra kokoretsiye de göz dikti”, “Türk-Yunan mutfak savaşı”, “Türklerin, Yunan kokoretsisi için iştahları açıldı” şeklinde başlıklarla duyurdular.

Atina’nın “Etçiler Mahallesi” olarak bilinen Vari semtinde, yıllardır “kokoretsi” pişiren Vasil usta, Yunan Skai televizyonuna “Kokoretsinin, kokoreç ile hiçbir ilgisi yok. İstanbul’a gittim ve kokoreçi tattım. Bizimkisi çok daha lezzetli” ifadelerini kullandı.

BENZER LEZZETLER

Hürriyet’in haberine göre, Vasil usta, ayrıca, “Türkler sadece bağırsak kullanıyor. Biz ise bağırsağın içini ciğer, böbrek, uykuluk ve baharat ile dolduruyoruz” dedi.

Yunanistan’da, kokoretsi porsiyonu 9-12 euro (160-250 TL) arasında değişiyor. Türk-Yunan ilişkilerinde “mutfak” önemli bir yer tutuyor. İki ülkenin mutfaklarında, kullanılan malzemeleri ve pişirme tarzları farklı olsa da cacık-caciki, imam bayıldı-imam baildi, köfte-keftes, musakka-musakas gibi pek çok “ortak lezzetler” bulunuyor.

1883’TE KOKOREÇ TARİFİ VAR

Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özge Samancı:

“Kokoreç, baklava, dolma, cacık gibi günümüzde Türk ve Yunan mutfaklarında bilinen ve uygulanan yemeklerin kökeni ortak bir tarihsel geçmişe dayanır. Osmanlı döneminde aynı imparatorluğun parçası olan günümüz Türkiye ve Yunanistan coğrafyalarında ortak bir mutfak kültürü oluşmuştur. Bu sebeple baklava ya da kokoreç gibi yapım tekniklerinde farklılıklar olsa da aynı yemekler günümüz milli mutfaklarında herkes için önem teşkil eder. Kokoreç ne sadece Yunan ne de Türk yemeğidir bu sebeple. Her iki coğrafyanın da yemeğidir. Yemek tarihi açısından yemeklerin kökenlerinin incelenmesi ise ayrı bir konudur.

Orta Asya Türk, Orta Çağ Arap, Bizans ve Selçuklu ve uzun Osmanlı dönemi mutfak mirasları günümüz Türk mutfak kültüründe yaşamaktadır.

Kokoreç Türkçe bir kelime değildir. Nişanyan sözlüğüne göre Arnavut ağzında mısır koçanı anlamına gelen bir kelimeden türemiştir. Ancak bu etimolojik bilgi yemeğin hangi coğrafyaya ait olduğu bilgisini vermez.

Osmanlı dönemindeki kelle, paça, pencevüş kebabı, mumbar, işkembe, ciğer kebabı satan esnafın ne zamandan itibaren kokoreç sattığına dair bilgimiz henüz yok. Ancak Osmanlı dönemine ait 1883’te İstanbul’da yayımlanan Ev Kadını adlı yemek kitabında kokoreç tarifine rastlıyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir