Ebru Şahin moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide, dijital platformlarla ilgili gelen soru üzerine Erkan Can, “Dijital çağındayız. Yeni dijital duruma kendimi uydurmaya çalışıyorum, akıl erdirmeye çalışıyorum. Orayı iyi öğrenip iyi yapmamız lazım. Sinema yerini yine orada bulacak, her zaman bulmuştur. Her şey çok hızlı gidiyor fakat biz yine film çekmeye, yine tiyatro yapmaya devam edeceğiz. Yine böyle topluluklarla olacağız” dedi. Yüksel Aksu ise “Sinemaya bir şey olmaz. Sinema bir toplaşmadır, sosyalleşmedir, beraber olmadır. Sinemadaki kalabalığın tadını dijital platformlar verebilir mi bilemeyiz. Birbirlerine rakip oldukları için değil bu. O taraftan bir içerik bombardımanı altındayız” açıklamasını yaptı.
“DİJİTAL BARBARLIK ÇAĞINI YAŞIYORUZ”
Güven Kıraç ise “Özellikle pandemi dönemi sinemaya sekte vurdu. İleriye dönük daha da sekte vuracağı düşüncesindeyim. Sinema salonları bence tek tük, niş kalacak belki de ileride. Sinema, topluca seyredilmekten çoktan uzaklaşmış olacak belki de. Sinema salonu da belki artık bir fantezi haline dönüşüp ‘Sinema salonunda seyredelim bu akşam da’ gibi bir yere gelir diye düşünüyorum. Dijitalizm, biraz insanları yalnızlaştıran ve tekleştiren bir şey. Dijital barbarlık çağını yaşıyoruz şu anda diye düşünüyorum. Tiyatro bundan etkilenmez. Tiyatro ‘kan kaybetti’ denildiği zaman bile küllerinden doğdu. Tiyatro canlı bir şey. Bir ara pandemide evde tiyatrolar izlendi, yapıldı. Ama bakıldı ki ne oynayan tat alıyor, ne seyreden. Tiyatro, on binlerce yıldır var ve on binlerce yıldır da olmaya devam eder” şeklinde konuştu.
“YERELCİ DEĞİLİM”
Yüksel Aksu, yaptığı filmlerle ilgili samimi açıklamalarda bulundu. Ünlü yönetmen, “Kasabamı, memleketimi, bölgemi, ülkemi, coğrafyamı, dünyayı, hayatı çok seven bir insanım. Türk Sineması bugüne kadar Anadolu’yu bir dekor gibi görürken ben MR’ını çektiğimi düşünüyorum, içine girdim. Benim sinemamda, güzel evler, güzel kahveler, dereler olduğu kadar mutfaktaki sinek, pas, kir, gündelik yaşamdan izler de var. Bu açıdan, beni biraz beni ayrıcalıklı hale getiren şeylerden birisi olduğunu düşünüyorum. Kuramsal olarak yerelliği savunuyorum ama yerelci değilim” ifadelerini kullandı.
EN BÜYÜK HAYALİNİ AÇIKLADI
Yüksel Aksu, Türkiye’nin coğrafyasını, ışığını ve atmosferini, dünyasını çok sevdiğini söyledi: Bu coğrafya bana huzurlu ve sığınaklı geliyor, nane ferahlığı getiriyor bana. Çok hayalim var. İki bin yıl doluyum ama en çok arzu ettiğim şey, Homeros’u yapmak istiyorum. Ege kıyılarından Çanakkale’ye kadar, bir dijital platformda Homeros yapmak istiyorum. Kendi coğrafyamda kendim anlatmak istiyorum bunu. En büyük hayalim bu, bizim taraftan bakasım var.
“TEZGAHTA O KADAR ÇOK İŞ VAR Kİ”
Birlikte sinema ve dizilerde de rol alan ve devam eden bir gezi programına imza atan Güven Kıraç ve Erkan Can’a, tekrar bir dizi, sinema ya da tiyatroda buluşmaları konusu soruldu. Güven Kıraç, “Erkan ile değişik senaryolar çalıştık pandemide. Birlikte oynamayı planladığımız tiyatro oyunları var” yanıtını verdi. Erkan Can ise “Kafamızda, hikayelerimiz ve projelerimizle dolaşıyor, onlarla yatıp kalkıyoruz. Tezgahta o kadar çok iş var ki” yorumunsa bulundu. İkili, gezi programlarının ekim ayında yeni rotalarla devam edeceğinin müjdesini verdi.
“GEMİCİ OLUP GİDECEKTİM”
Konservatuara girmeden önce doğduğu Bursa’da birçok iş yaptığını söyleyen Erkan Can, “16 yaşında tiyatroya başladım, başka da bir iş bilmiyorum ama tiyatroya başladığımda ve ondan öncesinde, Bursa’da bir sürü işin çıraklığını yaptım. Kaportacı, torna, döküm, ayakkabı imalatı sahlep ve turşu sattım. Eğer tiyatrocu olmasaydım, konservatuarı kazanamasaydım, gemici kağıdımı hazırlatmıştım. Gemici olup gidecektim ama son trene yetiştik ve konservatuvara girdim” dedi.
Güven Kıraç ise oyunculuktan başka bir şey düşünmediğini belirterek, “Her şeyi yapabilmeme imkan tanıdığı için oyunculuk mesleğinden başka bir meslek düşünmedim. Oyuncu olunca her şeyi küçük küçük yapar gibi oluyorsun. Ayrı ayrı, kısa süreli de olsa ve küçük de olsa onları deneyimleme şansı veriyor bu meslek” şeklinde konuştu.