Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD), ekim ayına ilişkin üretim, tüketim ve dış ticaret verilerini açıkladı.
Buna göre, Türkiye’nin ham çelik üretimi, ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8 artışla 3,5 milyon ton, ocak-ekim döneminde ise yüzde 14,2 yükselişle 33,3 milyon ton seviyesinde gerçekleşti.
Nihai mamul tüketimi ise ekimde yıllık bazda yüzde 0,6 azalışla 2,5 milyon ton, ocak-ekim dönemi itibarıyla ise yüzde 13,2 yükselişle 27,6 milyon ton olarak hesaplandı.
Çelik ürünleri ihracatı, ekimde geçen yılın aynı ayına kıyasla miktarda yüzde 23 artışla 1,9 milyon ton, değerde ise yüzde 124 yükselişle 1,8 milyar dolara ulaştı. İhracat, ocak-ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre miktarda yüzde 24,6 yükselerek 16,6 milyon ton, değerde ise yüzde 98,5 artarak 13,4 milyar dolar oldu.
İthalat, ekimde miktarda yüzde 7,9 artışla 1,04 milyon ton, değerde ise yüzde 90,5 yükselişle 1,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ocak-ekim döneminde ise ithalat miktarda yüzde 24,8 artışla 12,9 milyon ton, değerde yüzde 88,6 yükselişle 11,7 milyar dolar seviyesine çıktı.
Geçen yılın ocak-ekim döneminde yüzde 109 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, bu yılın aynı döneminde yüzde 115 seviyesine yükseldi.
Açıklamada yer alan değerlendirmelere göre, Türkiye’nin ham çelik üretimindeki artışta yurt içi değil, yurt dışı talep önemli rol oynuyor.
İhracattaki canlılık sayesinde, bütün koruma tedbirlerine rağmen, sektör uluslararası piyasada başarı gösteriyor. Bu durumun gelecek aylarda da devam etmesi bekleniyor.
Düşen tüketime rağmen ithalatın artmaya devam etmesi, çelik sektörünün yurt içi pazardaki payının gerilemesine sebep oluyor.
ABD ile Avrupa Birliği arasında çelik ithalatındaki gümrük tarifeleri anlaşmasının ardından, dünya çelik ticaretinde yaşanmakta olan yüksek seviyedeki koruma duvarlarının düşürülmesi yönünde yeni bir döneme girildiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Güney Kore, Japonya ve İngiltere gibi ülkeler ABD ile çelik ithalatlarına uygulanan vergilerden muaf tutulmaları yönünde müzakere süreçlerine başladı. ABD ve AB ülkeleri ile genel dış ticaretin dengeli bir yapıda olduğu dikkate alındığında, ABD ile ikili ticaret hacminin 100 milyar dolar seviyesine ulaştırma çabaları gözetilerek, ABD-AB arasındaki kota uygulamasının Türkiye ile de yürürlüğe konulması ve benzer durumun AB ile olan ilişkilerinde de mevcut kotaların esnetilmesi şeklinde uygulanması önem taşıyor.”