İran nükleer anlaşması görüşmelerinin sonuçlandırılmasında ”siyasi irade” belirleyici unsur
Avusturya’nın başkenti Viyana’da Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan İran nükleer anlaşmasının yeniden uygulanması, ABD’nin anlaşmaya dönüşü ve bu ülkenin İran’a yönelik uyguladığı yaptırımların kaldırılması için yürütülen müzakereler, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi adına AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü Enrique Mora’nın başkanlığında Rusya, Çin, Almanya, İngiltere, Fransa ve İran’dan üst düzey temsilcilerin katılımıyla 6 Nisan’da başladı.
Nisandan hazirana kadar süren süreçte 6 tur görüşme gerçekleşirken taraflar, 3 farklı uzman grubunun oluşturulmasını kararlaştırdı. Birinci grup, İran’ın KOEP çerçevesinde belirlenen nükleer programa dönüşünü ele alırken ikinci grup, bu ülkeye yönelik yaptırımların kaldırılması ve ABD’nin anlaşmaya dönüşüne ilişkin konuları görüştü. 3’üncü grup ise bu iki grubun arasında koordinasyon görevi üstlendi.
Bu 3 aylık zaman zarfında yapılan çalışmalar sonucunda tarafların yüzde 70-80 oranında hemfikir olduğu mutabakat metni ortaya çıkarıldı.
– Nihai karara ramak kala İran’da iktidar değişti
Görüşmelerde katedilen en önemli gelişme olarak görülen bu metin, bir nevi nihai kararın son halini almamış taslağı olarak değerlendiriliyordu. Bu nedenle başta müzakerelere başkanlık yapan Mora olmak üzere İran da dahil diğer ülkelerin temsilcileri, nihai kararın alınmasına ramak kaldığı yönünde açılamalarda bulundu. Ancak İran’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında bu ülkede iktidarın değişmesiyle Viyana’daki olumlu hava yerini belirsiz ve farklı kaygıların öne çıktığı daha karamsar bir atmosfere bıraktı.
– 5 aylık ara
İran’daki iktidar değişikliği müzakerelere yaklaşık 5 ay ara verilmesine neden olurken yeni yönetimin önemli temsilcilerinin nükleer anlaşmaya ilişkin seçim öncesi ve sonrasında yaptığı bazı açıklamalar, kafalarda soru işaretlerinin oluşmasına yol açtı.
Hazırlıklarını tamamlayan İran tarafı, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Başmüzakereci Ali Bakıri’nin başkanlığındaki yeni heyetin katılımıyla 7’nci tur görüşmelerin 29 Kasım’da Viyana’da başlayacağını duyurdu.
Yaklaşık 3 hafta süren 7’nci tur görüşmelerde İran tarafı, yaptırımların kaldırılması ve nükleer programa yönelik iki farklı öneride bulundu. Söz konusu öneriler anlaşmanın diğer paydaşları tarafından değerlendirilirken yeni heyetin haziranda oluşturulan taslak metni kabul etmesi sağlandı.
– 9 aydır süren görüşmelerde ana konularda uzlaşı olmadı
Verilen 5 aylık arayla birlikte yaklaşık 9 aydır devam eden müzakere sürecinde taraflar, henüz yaptırımların nasıl kalkacağı, İran’ın özellikle son bir yılda nükleer faaliyetlerinde katettiği ilerlemenin nasıl anlaşmayla belirlenen sınırlara çekileceği ve son olarak ABD’nin yeniden KOEP’e nasıl taraf olacağı hususlarında uzlaşı sağlayamadı.
İran, ABD’nin 2018’de anlaşmadan tek taraflı çekilerek yaptırımları yeniden uygulamaya başlamasının bu ülkede ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara yol açtığına işaret ederek, yaptırımların bir an evvel ve tek seferde kaldırılmasını istiyor. ABD ise İran’ın nükleer anlaşmaya dönmesi koşuluyla yaptırımların kaldırılabileceğini dile getiriyor.
Bu yıl sona ermeden 8’inci tur görüşmelerin başlanması beklenirken AB başta olmak üzere İngiltere, Fransa ve Almanya’nın oluşturduğu E3 ülkeleri, zamanın azaldığı, bu nedenle sürecin hızlandırılması için acele edilmesi çağrısında bulundu.
Siyasal bilimci Prof. Dr. Heinz Gartner, Viyana’da süren İran nükleer anlaşması görüşmelerine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Profesör Gartner, yaklaşık 5 aylık aranın ardından yeniden bir araya gelen tarafların tam anlamıyla bir atılım gerçekleştirememiş olsalar da son bir aylık süreçte ilerleme kaydettiklerini, görüşmelerin başladığı nisan ayından hazirana kadar devam eden süreçte oluşturulan çalışma metni üzerinde mutabakat sağlandığına dikkati çekti.
Yeni İran heyetinin nükleer program ve yaptırımların kaldırılmasına yönelik iki öneride bulunduğunu ve Batılı ülkelerin bu önerileri tamamen reddetmediğini dile getiren Gartner, bu önerilerin haziranda kaleme alınan metne nasıl adapte edilebileceğinin tartışıldığını, bu durumu bir gelişme olarak gördüğünü anlattı.
Gartner, tarafların farklı alanlarda görüş ayrılığı yaşadığını kaydederek, ocak, şubat aylarında bu hususların çözüme kavuşturulmasının müzakerelerin odağını oluşturacağını belirtti.
– “Bazıları bu anlaşmanın olmasını istemiyor”
Görüşmeler sürerken bazı basın yayın organlarında tarafların karşılıklı tenkit ve eleştirilerinin yer aldığı haberlere de değinen Gartner, Viyana’da süren görüşmelerde heyetlerin gayet ciddi bir şekilde müzakereleri sürdürdüğüne işaret ederek, şunları söyledi:
“İran, müzakerelere yönelik ciddiyetini hem sunduğu öneriler hem de 40 kişilik bir uzman ekibiyle buraya gelerek gösterdi. Petrol, ekonomi ama aynı zamanda İran Atom Enerjisi Kurumundan uzmanlar, bu ekibin arasında yer alıyor, bu da İran’ın nükleer programına ilişkin konuşmaya hazır olduğunu gösteriyor. Burada ciddiyet mevcut. Batılı ülkeler de ‘İran’ın önerilerini tartışabiliriz.’ dediler. Bana göre uluslararası basından bazıları, böyle bir anlaşmanın yapılmasını istemiyor ve engellemek için çabalıyor. Bazıları ise heyetlerin müzakerelerdeki pozisyonlarını güçlendirmeye çalışıyor.”
Gartner, İran’daki yeni yönetimin, önceki hükümetin politik duruşundan farklı bir yaklaşım içinde olduğu yönünde söylem ve açıklamalarının bulunduğunu ancak buradaki yeni İran heyetinin önceki hükümet tarafından görevlendirilen ekibin Haziran 2021’e kadar yaptığı çalışmaları kabul ederek müzakereleri bu temelde sürdürdüğüne dikkati çekti.
– İran’da iç politikaya yönelik açıklamalar
İran’da iç politikaya yönelik müzakereler hakkında kimi açıklamaların da yapıldığını belirten Gartner, “Örneğin, ‘Bizim adım atmamız için bütün yaptırımlar kaldırılmalı.’ gibi açıklamalar söz konusu ancak buradaki heyetler çok iyi biliyorlar ki bu şekilde olması mümkün değil. Burada yaptırımların kaldırılması ve nükleer programa dönüş hususlarının nasıl paralel bir şekilde yapılabileceği müzakere ediliyor. Buraya yönelik tartışmalar çoğunlukla iç politika motifli ancak sonuç olarak yeni İran heyeti önceki ekibin bıraktığı yerden görüşmeleri sürdürüyor.” ifadelerini kullandı.
Yaptırımların nasıl kaldırılacağı ya da İran’ın nükleer programı nasıl uygulayacağına yönelik çeşitli teknik senaryoların ele alındığını dile getiren Gartner, belirli bir zaman aralığında bazı konuları içeren paket programlar öngörüldüğünü, bununla beraber İran’ın özellikle gelişmiş santrifüjlerine yönelik çeşitli düzenlemelerin konuşulduğunu ancak bunların tamamen teknik, siyaset dışı konular olduğunu, istendiği takdirde teknik konuların çok çabuk karara bağlanabileceğini söyledi.
Gartner, AB ve E3 ülkelerinin acele edilmesi yönündeki açıklamalarının abartılı ve müzakere heyetleri üzerinde baskı oluşturmak için kullanılan bir yöntem olduğunu kaydederek, bununla beraber kısa sürede varılacak bir anlaşmanın bütün taraflar için daha karlı olacağını vurguladı.
– “Kısa sürede alınacak bir karar İran’ın çıkarına”
Batılı ülkelerin acele edilmesindeki ısrarlarının altında İran’ın nükleer faaliyetlerini daha da ileri boyuta taşımamasının yattığını kaydeden Gartner, kısa sürede varılacak bir uzlaşının aslında İran’ın da çıkarına olduğunu, böylelikle yaptırımların baskısından kurtulabileceğine işaret etti.
Gartner, “İran, yaptırım konusunu ekonomik açıdan değerlendirdiği gibi ülkenin itibarı açısından da değerlendiriyor ve yaptırım uygulanan bir ülke olarak görülmek istemiyor.” dedi.
– “Anlaşmanın canlandırılması için siyasi irade var”
Gartner, 8. turun büyük ihtimalle müzakerelere ilişkin son tur olacağını, ocak sonu, şubat başı gibi görüşmelerin sona erebileceğini kaydederek, siyasi irade olduktan sonra teknik sorunların çözüme kavuşturulabileceğini söyledi.
Kendisine göre siyasi iradenin bulunduğunu, olmaması halinde teknik konulardan oluşan bariyerler nedeniyle anlaşmaya varılamayacağı görüşünü savunan Gartner, “Eğer KOEP’i sürdürmek için siyasi irade ortaya konulursa birkaç hafta ya da 1-2 ay içinde bu teknik sorunlar çözülür. Bütün taraf ülkelere baktığımızda hepsi, KOEP’in olmasını istiyor. İran, ABD, Avrupa ülkeleri, Rusya ve Çin, hepsi KOEP’in sürmesini istiyorlar. Bu durumda ‘KOEP olmasın.’ demek çok mantık dışı.” değerlendirmesinde bulundu.