Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, hiçbir döviz kurunun, Türkiye ekonomisinin iktisadi gerçekliğinden daha güçlü olmadığını vurgulayarak, “Temel önceliğimiz, kurda ve fiyatlarda istikrarı sağlamak, öngörülebilirliği daha da artırmaktır. Türkiye ekonomisini her anlamda dışa bağımlılıktan kurtaracak adımları da daha fazla yerli üretimle atacağız.” dedi.
Varank, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nce (MÜSİAD) “Fark et” temasıyla düzenlenen Vizyoner’21 zirvesinin açılışında yaptığı konuşmada, AK Parti hükümetleri olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde son 19 yıldır Türkiye’yi her alanda güçlendirmenin mücadelesini verdiklerini belirtti.
İnşa ettikleri otoyollar, köprüler, limanlar, havalimanlarıyla sadece insanları birbirine bağlamadıklarını, aynı zamanda yatırımın, üretimin, ticaretin, ihracatın da önünü açtıklarını ifade eden Varank, şunları kaydetti:
“Dünyanın şok halinde yakalandığı salgında, şartlara hızla adapte olup, üretime devam eden, yeni talepleri hızla karşılayabilen bu sayede pozitif büyüyebilen nadir ülkelerden biri Türkiye oldu. Bunlar elbette tesadüf değil. Yaptığımız yatırımlar, sağladığımız imkanlar ve geliştirdiğimiz politikalar sayesinde ulaştığımız güçlü üretim alt yapımızın sonucu olarak bu başarıları yakalayabiliyoruz. Attığımız her adımda istikametimiz, bu milletin refahını artırmak, gelecek nesillere daha müreffeh bir Türkiye bırakmaktır. Siyasette de ekonomide de bunun mücadelesini verdik, bu uğurda da büyük bedeller ödedik. Bu mücadelenin de ödenen bedellerin de en yakın şahitlerinden birisi MÜSİAD’dır. Bu manada, Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte ekonomi alanında şu son dönemde verdiğimiz mücadeleyi de yine en iyi anlayacak olan sizlersiniz. Zaten yapılan açıklamalarla bunu gösterdiniz.”
Bakan Varank, “genel iktisat bilimi kurallarına geri dönülsün” diyerek, hükümeti, ekonomi politikasını serbest piyasa koşullarının dışında göstermeye çalışanların da olduğunu aktararak, “Türkiye’nin geçtiği siyasi ve ekonomik sıkıntılı süreçlerin hiçbirinde elini milletten yana taşın altına koymayanlardan zaten başka bir tavır beklemiyorduk. Biliyorsunuz, iktisat ilmi dediklerinde sadece kurun yukarı çıkmasını anlıyorlar, kur aşağı doğru gittiğinde kimse iktisat ilminden bahsetmiyor. Sizler de televizyonda sunucuları, yorumcuları izlemişsinizdir. Nasıl lal olduklarını, şekilden şekle girdiklerini, kur aşağı gittiğinde nasıl dillerinin bağlandığını sizler de izlemişsinizdir. Hiçbir döviz kuru, Türkiye ekonomisinin iktisadi gerçekliğinden daha güçlü değildir. Türkiye ekonomisinin geldiği seviyeyi, sahip olduğu kapasiteyi, herkesten daha çok iş insanlarımızın bilmesi gerekiyor. Sağolsun, MÜSİAD bunu bilerek konuştu, konuşmaya da devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Varank, geçen gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilan ettiği yeni enstrümanlar ve ekonomik manifesto sonucunda piyasalarda yaşanan Türk lirası lehine gelişmeleri herkesin izlediğini anlatarak, “Türkiye’de fabrika açılmıyor, üretim yapılmıyor, istihdam olmuyor” diye alenen yalan söyleyenlerin, bu yeni finansal araçlara da binbir türlü kulp bulmasını şaşkınlıkla izlediklerini söyledi.
Bunlara aldırış etmeyeceklerini ve işlerine bakacaklarını belirten Varank, “Temel önceliğimiz, kurda ve fiyatlarda istikrarı sağlamak, öngörülebilirliği daha da artırmaktır. Türkiye ekonomisini her anlamda dışa bağımlılıktan kurtaracak adımları da daha fazla yerli üretimle atacağız. Böylece dış kaynaklı şoklara daha dirençli hale geleceğiz.” dedi.
Varank, yatırım yapmak isteyenin finansmana erişimini kolaylaştıracak bir ekonomik iklimi hâkim kılacaklarını ifade ederek, “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye ekonomisini nasıl 3,5 kat büyüttüysek, küresel piyasadaki fırsatları gözeterek yepyeni bir büyüme hikayesini de hep birlikte başaracağız. Bunun için de reçetemiz belli; Milli Teknoloji Hamlesi.” diye konuştu.
Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler ve hızla artan dijitalleşmenin, ekonomik değer üretiminde tüm dünya için yepyeni bir pencere aralamış durumda olduğuna işaret eden Varank, teknoloji rekabetinde ülkeleri başlangıç noktasında eşitleyen bu paradigma değişimini, Türkiye için önemli bir fırsat olarak gördüklerini dile getirdi.
Bakan Varank, ülke olarak, dijital yetkinlikleri ve dijital olgunluk seviyelerini daha da yukarılara taşıyacaklarını anlatarak, böylece sadece imalat sanayinde, kısa vadede 20 milyar dolara yakın ilave bir katma değer oluşturmayı hedeflediklerini, bunun etkisinin, sanayinin verimliliğinin ve küresel rekabet gücünün artması ile çok daha büyük olacağını söyledi.
Bu konuda, sanayicinin, girişimcinin ihtiyaç duyacağı tüm destekleri sağlamak için de hükümet olarak var güçleriyle çalıştıklarını anlatan Varank, dijital dönüşüm sürecinin sadece akıllı bir makine alıp, üretim hattına koymaktan ibaret olmadığını kaydetti.
Varank, mevcut durum tespitinden, ihtiyaçların belirlenmesine, dönüşüm stratejisinin oluşturulmasından bunun uygulanmasına, bütüncül bir yaklaşımı elde etmek gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle KOBİ’lerimizin bu noktada desteğe ihtiyacı olduğunun farkındayız. İşte, sayıları 8’i bulan model fabrikalarımızı bu ihtiyacı gidermek için hayata geçirdik. Bu merkezler ile sanayicimize verimlilik ve dijital dönüşüm danışmanlığı hizmeti sunuyoruz. Model fabrikaların sayı ve etkinliğini önümüzdeki dönemde daha da artıracağız. Anadolu’da özellikle KOBİ’lerin modern fabrikalarda alacakları eğitimle kapasitelerini geliştirmelerini sağlayacağız. Bunun yanında, daha yaygın bir danışmanlık modelini de TÜBİTAK TÜSSİDE ve KOSGEB ile birlikte devreye aldık. İşletmelere dijital dönüşüm süreçlerinin tasarlanmasında hem teknik hem de maddi destek sağlıyoruz. Dünyada her geçen gün yeni teknolojilerin, yeni uygulamaların geliştirildiği düşünüldüğünde, bu alandaki yatırımların sürekliliği de büyük önem arz ediyor. Biz de KOBİ’lerimizin bu konudaki yatırım yükünü hafifletmek için gerekli adımları atıyoruz. KOSGEB’in farklı destek programlarıyla, dijital dönüşüm kapsamındaki harcamalara maddi destek sağlıyoruz.”
Bakan Varank, sanayinin geleceği için en önemli konulardan birinin de dijital yetkinliklere sahip insan kaynağı konusu olduğuna dikkati çekerek, yapay zekâ başta olmak üzere, tüm dijital teknolojilerin iş gücü piyasasında hızlı, dönüştürücü bir etki oluşturduğunu belirtti.
Standart süreçlere ve kas gücüne dayalı bazı geleneksel görevlerin, gelecekte robotlar tarafından üstlenileceğini ifade eden Varank, mevcut mesleklerin büyük çoğunluğunun ise teknolojik araçlar ile icra edilebilir hale geleceğini, bunun yanında, yeni teknolojilerin geliştirilmesiyle bugün var olmayan birçok yeni mesleğin ilerde doğacağını söyledi.
Varank, iş gücü piyasalarında şimdiden etkilerini görmeye başladıkları bu kırılmanın, beşerî sermayeyi dönüştürmeyi bir zorunluluk haline getirdiğini, bunun için gerekli adımları attıklarını dile getirdi.
Türkiye Açık Kaynak Platformu’ndan, DENEYAP Teknoloji Atölyelerine, Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı’ndan TEKNOFEST’e birçok yenilikçi projeleri hayata geçirdiklerini belirten Varank, “Bu yenilikçi projelerle bir yandan mevcut insan kaynağımızı dönüştürürken bir yandan da gençlerin, geleceğin teknolojilerindeki yeteneklerinin geliştirilmesini destekliyoruz.” dedi.
Bakan Varank, Milli Teknoloji Hamlesi’nin, teknolojinin iyi bir kullanıcısı olmanın çok ötesinde, teknolojiyi yerli, milli ve özgün olarak geliştirmeyi gerektirdiğini ifade ederek, bugün Türkiye’nin, savunma sanayisinde yazdığı başarı hikayesinin benzerlerini diğer sivil teknoloji alanlarında da gerçekleştirmeye başlamış durumda olduğunu vurguladı.
Son 20 yıllık süreçte, istikrarlı yatırım ve destekler ile teknoloji ekosisteminin çok önemli bir yetkinliğe ulaşmış durumda olduğunu anlatan Varank, sayıları 209’a ulaşan üniversitelerde, Anadolu’da büyük araştırma altyapıları inşa ettiklerini, 4 metrelik çapa sahip aynası ile dünyanın en önemli uzay gözlem merkezlerinden biri olacak Doğu Anadolu Gözlem Evi DAG’ı Erzurum’a kazandırdıklarını, geçen günlerde, devasa aynanın Palandöken Dağı’na taşınmasını izlerken duygulandığını kaydetti.
Mustafa Varank, 2002 yılında sadece 5 olan teknopark sayısını bugün 89’a çıkardıklarını, buralarda 7 bine yakın teknoloji firmasının faaliyet yürüttüğünü aktararak, şunları kaydetti:
“Bununla birlikte, şirketlerimizin teknoparklar dışında da Ar-Ge ve tasarım faaliyetlerini desteklemek üzere geliştirdiğimiz Ar-Ge ve tasarım merkezleri modeliyle, yaklaşık 1.600 firmamızın teknoloji tabanlı yüksek katma değer üretmesine destek oluyoruz. Tabii, Ar-Ge’ye yatırım yapmak kadar önemli bir diğer husus da bu faaliyetler neticesinde ortaya çıkan bilginin doğrudan ekonomik değere dönüştürülmesidir. Bu bakımdan, teknoloji tabanlı girişimcilik faaliyetleri ülkemizin geleceğinde hayati bir role sahip. Bu bakış açısıyla, girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi Bakanlığımızın hedeflerinin en önceliklilerinden birisi. Yıllar boyunca istikrarlı bir şekilde bu alana destek verdik. Bunun meyvesi olarak da son dönemde çok güzel gelişmelere hep birlikte şahit oluyoruz.”
Startup’lara, filiz teknoloji firmalarına yapılan girişim sermayesi yatırımlarında bu yıl 10 kattan fazla artış gerçekleştiğini belirten Varank, “2023’te hedeflediğimiz rakamlara çoktan ulaşmış olduk. Bununla birlikte, birçok insan için ulaşılması hayal olan Türk unicornlar birbiri ardına ilan edilmeye devam ediyor. Bugün 1 milyar dolardan fazla değerlemeye ulaşan tam 5 Turcorn’umuz var.” diye konuştu.
Bakan Varank, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisini ilan ettiklerinde kendilerine 2023 yılına kadar en az 10 Turcorn çıkarma hedefi koyduklarını anımsatarak, “Bizimle dalga geçtiler. Dediler ki ‘Türkiye’de öyle bir ortam yok, asla unicorn çıkmaz.’ Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’den 5 tane milyar dolar değerlemeyi aşan unicorn çıktı.” dedi.
Getir’in Kurucusu Nazım Salur’u Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nda dinlerken daha unicorn olmadığını ifade eden Varank, “İşte biz geleceği hedeflemek için detaylı planlama yapıyoruz. İnşallah bu yeni ekonomi diyebileceğimiz alanlarda gençlerin girişimlerinden çok şey bekliyoruz, başarılı olacaklarına inanıyoruz. Bu gelişmeler aslında, önümüzdeki yıllar için sahip olduğumuz potansiyelin en net göstergesi niteliğinde.” diye konuştu.
Varank, bu potansiyeli daha fazla açığa çıkarmak için Bakanlık olarak kapsamlı bir yol haritası hazırlamış durumda olduklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Teknoloji tabanlı girişimciliğe has bir Ulusal Stratejiyi birkaç hafta içinde ilan edeceğiz. Ekosistemle birlikte hazırladığımız bu strateji, girişimciliğe yeni bir ivme kazandıracak iddialı hedefler ve eylemler içeriyor. Türkiye’nin yeni unicornlar çıkarmasını hızlandıracak, ileri aşama girişimler için tasarladığımız Turcorn 100 Programını Stratejimiz ile birlikte devreye alacağız. Bunun yanında, girişimlerimizin finansmana erişimini kolaylaştırmak üzere, girişim sermayesi uygulamalarına da hız veriyoruz. Daha önce kurduğumuz Teknoloji ve İnovasyon Fonu, Bölgesel Kalkınma Fonu ve Bilişim Vadisi Fonunu, yeni kaynaklar ile büyütüyoruz. İstanbul Kalkınma Ajansımızın fonların fonu şeklindeki yeni destek programı sonuçlarını da ilan ettik. Bu program da girişim sermayesi fonlarının büyümesine ciddi katkı sunacak.”
Kamunun yanında özel sektöre de girişimciliğin geliştirilmesi konusunda önemli görevler düştüğünü belirten Varank, MÜSİAD’ın bu alandaki çalışmalarını da memnuniyetle takip ettiklerini bildirdi.
Varank, bugün MÜSİAD’ın seçtiği bazı girişimcilere plaket takdiminde bulunacaklarını ifade ederek, bu girişimcileri tebrik etti.
Özel sektörün bu alana olan ilgisini yeterli görmediklerini anlatan Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün Lüksemburg, Londra, Birleşik Arap Emirlikleri’nden fonlar gelip, Türkiye’deki girişimlere yatırım yapıyorlar, Türkiye’deki bu girişimler büyüdüğünde parayı o fonlar kazanıyor. Neden Türkiye’deki geleneksel iş insanlarımız bu alanlara daha fazla yatırım yapıp beraber kazanmayı tercih etmiyor? Biz gerçekten bunun acısını yaşıyoruz. İşte yeni finansman modellerini devreye sokalım diyoruz. Girişim sermayesi fonları yeni finansman modellerinin belki de en başarılılarından biri. Bizim hassasiyetlerimizle en fazla örtüşen modellerden biri. Ben buradan tekrar çağrıda bulunmak istiyorum. Biz kamu olarak girişimciliğe, teknoloji girişimciliğine dünyadaki en büyük katkıları veriyoruz. Ama özel sektörümüzün de geleneksel yatırımcılarımızın da artık bu alanı fark etmesi gerekiyor. 1 koyduğunuzda 3-5 kazandığınızı, hem de temiz şekilde kazandığınızı fark etmeniz gerekiyor. Bu manada MÜSİAD’a çok iş düştüğünü düşünüyorum. Bu girişim sermayesi fonlarını hep beraber daha da büyütelim. Türkiye’deki girişimlerin pırıl pırıl gençlerimizin önünü açalım.”
Bakan Varank, vaktin Türkiye’ye inanma ve geleceğe odaklanma vakti olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’nin 20 yılda elde ettiği büyük birikimin farkında olarak geleceğimizi birlikte inşa edeceğiz.” dedi.
Türkiye’nin 1970’ler, 1980’ler, 1990’larda tekerleri çamura batmış şekilde patinaj halinde olduğunu ifade eden Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:
“AK Parti hükümetleri, bu arabayı düştüğü çukurdan çıkma noktasına getirdi. Şimdi bu araca son desteği verip otobana çıkarma vakti. Artık düzlüğe ulaşmışken son desteği vermemek, aracı kurtarmaya çalışanların moralini bozmak, onları engellemek, bırakıp gitmek büyük vebaldir. Bu araç, eninde sonunda tam gaz yol almaya başlayacak. Bugün ülkesine inanmayanlar, bırakıp bilmediği yollara yaya çıkanlar, Türkiye şahlandığında bu yolda yayan kalırlar. Gelin hep beraber Milli Teknoloji Hamlesine omuz verelim diyorum. Bu güzel programın organizasyonunda emeği geçen herkesi kutluyorum.”
Bakan Varank’a konuşmasının ardından MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı tarafından NFT takdim edildi. Açılış konuşmalarının ardından MÜSİAD Vizyoner’21 kapsamında 3 kategoride düzenlenen Girişimcilik Yarışması’nın kazanları da ödüllerine kavuştu. Bakan Varank, ödül takdimi sırasında para ödülünün 2 ile çarpılarak girişimcilerin mutlu edilmesini istedi.
Özgün Ürün” kategorisinin şampiyonu Bilişim Vadisi’nden Saha Robotik (Murat Ayrancı) olurken, “Sınır Tanımayan Ürün” kategorisinde Teknopark İstanbul’dan Çekirdek Ar-Ge (Emin Yücel), “En Çevreci Ürün”de TÜBİTAK Marmara Teknokent’ten (MARTEK) Biriktir projesi (Yağmur Gömürlü) birinciliğe layık görüldü.
Ödül takdimi sırasında Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu, Bilişim Vadisi Genel Müdürü Serdar İbrahimcioğlu ve TÜBİTAK Marmara Teknokent Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Mehmet Ali Okur da sahnede hazır bulundu.