Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) İdare Şurası Lideri Orhan Turan, Türkiye Kalite Derneğince (KalDer) düzenlenen 31. Kalite Kongresi’nde konuştu.
Turan, “Küresel iktisadın mevcut gidişatının Türkiye perspektifinden baktığımızda destekleyici değil tersine sınayıcı olduğunu görebiliyoruz. Global finansal şartların sıkılaşması ve dünya ekonomisindeki yavaşlama, ortalarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok gelişmekte olan ülke iktisadını zorluyor. İthalat faturası artarken, ihracat yavaşlıyor” dedi.
“Enerji maliyetindeki artış TL’deki kıymet kaybı ile birleştiğinde iktisada yük bindiriyor” diyen Turan, “Bu bedel kaybı makroekonomik istikrarları bozarken ihracatın rekabet gücüne katkısının önüne geçiyor” diye konuştu.
ENFLASYONUN YARATTIĞI TAHRİBATLARI SIRALADI
Turan, yüksek enflasyonun olumsuz tesirlerine ait de açıklamalarda bulundu.
“Son 4-5 yıldır bozulmakta olan enflasyon dinamikleri ve varılan yüksek enflasyon düzeyleri fiyatlama davranışlarını da bozarken, şirketler kesiti ve hanehalkları açısından maalesef belirsizlik, öngörülemezlik, toplumsal refah kaybı, bozulan kaynak tahsisi ve ek maliyet yaratıyor” diyen Turan, şöyle devam etti:
“Azalan kredi arzı, düşen dış talep ve yavaşlayan iç talep, büyüme dinamiklerini zorlaştırıyor.
Küresel rekabet gücümüzü artırmak, mevcut potansiyelimizi ortaya koyarak hem toplumsal hem de ekonomik refah seviyemizi yükseltmek için siyaset dizaynında bu süreçleri kesinlikle göz önünde bulundurmalıyız.”
‘ÖNCELİĞİMİZ MUTEBER KURUMLAR OLMALI’ VURGUSU
Kalkınmanın, tüm paydaşlara uzun vadeli paha yaratmayı ve toplumsal ve çevresel boyutlarla toplum refahına katkı sağlamayı hedefleyen bir anlayışla mümkün olabileceğinin altını çizen Turan, önceliğin ne olması gerektiğini de anlattı.
“Önceliğimiz, insanımızın yetkinliklerini geliştirmek, bilimi ve teknolojik gelişmeyi temel almak ve iktisattan hukuka ve demokrasiye kadar tüm alanlarda sağlam ve kapsayıcı kurum ve kuralları hayata geçirmek olmalı” diyen Turan, şöyle devam etti:
“100. Yılımıza girerken, akıl, bilim, hukuk ve özgürlük üzerine inşa edilmiş Cumhuriyet kıymetleri ışığında maksadımız; gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye’dir. Bugünün teması ile de çok düzgün örtüştüğünü düşündüğüm bu vizyonun bizi amaçlarımıza ulaştıracağına inanıyorum.”